Gazetecilerin çalışma hayatına dair koşullar, sosyal haklar ve mesleki güvenceleri, genel iş mevzuatından farklı olarak, yalnızca basın çalışanlarına özgü hükümler içeren 5953 sayılı Basın İş Kanunu çerçevesinde özel olarak düzenlenmiştir. Basın İş Kanunu; Türkiye’de yayımlanan gazeteler, dergiler, internet haber siteleri ile haber ve fotoğraf ajanslarında fikri ve sanatsal faaliyet yürüten kişileri ve bu kişileri çalıştıran işverenleri kapsayan özel bir düzenlemedir. Bu kanun kapsamında, anılan alanlarda ücret karşılığında çalışanlar “gazeteci” olarak tanımlanır ve genel iş hukuku kurallarından farklı olarak, mesleğe özgü hak ve yükümlülüklere tabi tutulurlar.
Teknik personel, şoför, sekreter, muhasebe görevlisi ile satış ve pazarlama alanında çalışanlar gazeteci statüsünde değerlendirilmez. Öte yandan, özel radyo ve televizyon kuruluşlarında görev yapanlar, yalnızca haberin hazırlanmasına doğrudan katkı sağladıkları takdirde Basın İş Kanunu kapsamına girer. Gazetecilik sözleşmesinin temelini oluşturan unsur ise “bağımlılık ilişkisi”dir; bu da gazetecinin, işverenin yönlendirmelerine ve talimatlarına uygun şekilde çalışmakla yükümlü olduğunu ifade eder.
BASIN İŞ HUKUKUNDA YAZILI SÖZLEŞME ZORUNLULUĞU VE TERFİ HAKKI
Gazeteci ile işveren arasında kurulan iş sözleşmesinin yazılı olarak düzenlenmesi zorunludur. Bu sözleşmede mutlaka yer alması gereken temel unsurlar şunlardır:
- Yapılacak işin türü,
- Ödenecek ücretin miktarı,
- Gazetecinin mesleki kıdemi.
İşin niteliğinde veya ücrette bir değişiklik yapılması halinde, bu değişikliğin de sözleşmeye yazılı olarak eklenmesi gereklidir.
Ayrıca, aynı gazetede en az iki yıl süreyle çalışan bir gazeteci terfi hakkı kazanır. Terfi oranı ise önceden sözleşmede belirlenen yüzdelik dilime göre uygulanır.
GAZETECİLİKTE İŞ AKDİNİN SONA ERMESİ VE KIDEM TAZMİNATI HAKKI
Gazeteciler açısından kıdem süresi, mesleğe ilk adım atılan tarihten itibaren başlar ve ilerleyen yıllardaki hak kazanımları bu süreye göre belirlenir. İşveren tarafından sözleşmenin feshedilmesi durumunda, gazeteci çalıştığı süreye bağlı olarak kıdem tazminatına hak kazanır.
Gazetecinin bir basın kuruluşunda aralıksız şekilde en az beş yıl hizmet vermesi durumunda, işverenin sözleşmeyi sona erdirmesi ancak üç ay öncesinden yapılacak yazılı bildirimle geçerli hale gelir. Bu süreden daha kısa süreyle çalışan gazeteciler için ise asgari ihbar süresi bir aydır. Bu bildirim süreleri boyunca gazeteci çalışmaya devam eder, ancak bu süreler yıllık izinden mahsup edilmez.
Eğer gazetecinin kullanmadığı yıllık izni varsa, işten ayrılırken bu süreye karşılık gelen ücretin peşin olarak ödenmesi zorunludur.
Kıdem tazminatı, gazetecinin her bir tam çalışma yılı için son brüt maaşı üzerinden hesaplanır. Ancak ilk sözleşme yılı için kıdem tazminatı ödenmez.
Daha önce kıdem tazminatı almış bir gazeteci tekrar aynı ya da başka bir basın kuruluşunda işe başlarsa, kıdem süresi yeni başlangıç tarihi itibarıyla işlemeye başlar. Ancak tarafların aksini kararlaştırmaları halinde, önceki hizmet süresi de dikkate alınabilir.
İşverenin mali açıdan zor durumda olduğu belgelenirse ve bu durum vergi dairesi tarafından resmi olarak tespit edilirse, kıdem tazminatı tek seferde değil, en fazla dört taksit halinde ve bir yılı aşmayacak bir sürede ödenebilir.
GAZETECİNİN İŞ AKDİNİ FESHETME HAKKI
Gazeteci, çalıştığı işyerinden ayrılmak istediğinde, bu kararını en az bir ay önceden yazılı olarak işverene bildirmek koşuluyla iş sözleşmesini tek taraflı olarak sona erdirebilir. Bu süre, işverenin gerekli düzenlemeleri yapabilmesi ve işin aksamadan devam edebilmesi amacıyla öngörülmüştür. Bildirimin yazılı şekilde yapılması, hem işverenin hem de gazetecinin haklarının korunmasını sağlar ve doğabilecek uyuşmazlıkların önüne geçer.
GAZETECİLİKTE DENEME SÜRESİ VE STAJYER SINIRLAMASI
Mesleğe yeni başlayan gazeteciler için en fazla üç ay süreyle bir deneme dönemi öngörülmüştür. Bu süre zarfında, hem gazeteci hem de işveren, herhangi bir ihbar süresine ya da tazminat yükümlülüğüne bağlı kalmaksızın iş akdini feshedebilir.
Deneme süresi sona erdiğinde ise, taraflar arasındaki iş ilişkisi mutlaka yazılı bir sözleşmeye bağlanmalıdır.
Ayrıca, bir basın kuruluşundaki stajyer sayısı, sözleşmeli yazı işleri personelinin toplam sayısının yüzde onunu geçemez. Bu düzenleme, hem istihdam dengesini korumayı hem de stajyer emeğinin kötüye kullanılmasını önlemeyi amaçlamaktadır.
İHBAR SÜRESİNİ BEKLEMEDEN FESİH HAKKI VE TAZMİNAT DÜZENLEMESİ
Gazeteci, çalıştığı yayın kuruluşunda yayın politikası veya yayın içeriğinde kendi şerefini, mesleki itibarını ya da genel olarak manevi değerlerini zedeleyici nitelikte belirgin bir değişiklik meydana gelmesi durumunda, ihbar süresini beklemeksizin iş sözleşmesini sona erdirebilir.
Bu hakkı kullanan gazeteci, iş akdini işverenin kusuruyla feshetmiş sayılır ve bu durumda, tıpkı kusurlu fesihte olduğu gibi kıdemine göre hesaplanacak tazminatı talep edebilir.
Diğer yandan, gazetecinin kasıtlı ya da ağır ihmali sonucunda, çalıştığı basın kuruluşunun saygınlığına veya itibarına zarar vermesi, işveren açısından haklı fesih sebebi oluşturur. Bu durumda işveren de, ihbar süresine uymadan iş akdini derhal sona erdirebilir.
Ancak, işverenin gazeteciden mesleki itibarını zedeleyecek bir fiili yerine getirmesini istemesi ve gazetecinin bunu reddetmesi, işverene haklı fesih imkânı vermez.
Bu haklı fesih sebepleri, süresi belirli (belirli süreli) iş sözleşmelerinde de geçerlidir ve sözleşmenin bitiş tarihi beklenmeksizin uygulanabilir.
Bu düzenlemeler, basın mesleğinde gazetecinin hem kişisel onurunu hem de yayın kuruluşunun kurumsal itibarını korumaya yönelik karşılıklı bir denge mekanizması oluşturur.
GAZETECİLERDE ÇALIŞMA SÜRESİ VE FAZLA MESAİ ESASLARI
5953 sayılı Basın İş Kanunu kapsamında gazeteci sayılan kişilerden, görevlerini düzenli olarak matbaa, büro, idarehane ya da benzeri işyerlerinde yerine getirenler için günlük çalışma süresi hem gündüz hem de gece vardiyalarında en fazla sekiz saat olarak belirlenmiştir.
Bu sürenin üzerine çıkılması, hafta tatilinde, ulusal bayram ya da resmi tatil günlerinde çalışılması durumları ise “fazla mesai” kapsamında değerlendirilir. Ancak, hafta tatilini pazar dışında bir günde kullanan gazetecinin pazar günü yaptığı çalışma fazla mesai sayılmaz.
Fazla mesai karşılığı ödenecek ücret, normal saatlik çalışma ücretinin %50 fazlası olarak hesaplanır. Ancak, gece saat 24:00’ten sonraya denk gelen fazla çalışmalar için bu oran bir kat artırılarak uygulanır.
Fazla çalışma süresinin hesabında; yarım saatten az süreler yarım saat, yarım saati aşan süreler ise tam saat olarak kabul edilir. Bu uygulama, parça başı ya da iş miktarına göre ücret alan gazeteciler için de geçerlidir ve bu kişilere de fazla çalışma ücreti aynı esaslara göre ödenir.
Fazla mesai karşılığındaki ücretler, bir sonraki maaş ödemesiyle birlikte ödenmek zorundadır. Ayrıca, gazeteciler günlük en fazla üç saat süreyle fazla çalıştırılabilir.
Bu düzenlemeler, gazetecilerin emeğinin karşılığını adil bir şekilde almasını sağlarken, iş yükünün sınırlandırılmasıyla da çalışma hayatında denge kurulmasını amaçlamaktadır.
SONUÇ
5953 sayılı Basın İş Kanunu, gazetecilik mesleğinin doğası gereği ortaya çıkan özel çalışma koşullarını ve riskleri gözeterek, hem çalışanlar hem de işverenler açısından ayrıntılı ve ayrıcalıklı bir koruma rejimi oluşturmuştur. Bu özel hukuk düzeni sayesinde, gazeteciler için mesleki kıdemden fazla mesaiye, iş güvencesinden tazminat haklarına kadar birçok konuda genel iş hukukundan daha ileri seviyede güvenceler sağlanmıştır.
Basın kuruluşları, gazetecilerle yapacakları sözleşmelerde bu kanuna uygunluk gözetmek zorundadır. Aynı şekilde, gazeteciler de hem bireysel haklarını hem de işten ayrılma veya işten çıkarılma süreçlerinde sahip oldukları yasal imkânları bilerek hareket etmelidir.
Bu bağlamda, basın sektöründe faaliyet gösteren işverenler ve çalışanlar arasında yaşanabilecek her türlü uyuşmazlığın önüne geçmek ya da mevcut sorunları en az zararla çözmek adına, basın iş hukukuna hâkim bir hukukçudan profesyonel destek alınması büyük önem taşımaktadır.
Basın emekçisinin emeğine ve yayıncılık özgürlüğüne saygı, hukuki güvenceyle başlar.