DERNEKTEN ÇIKMA VE ÇIKARILMA

DERNEKTEN ÇIKMA VE ÇIKARILMA

I.GENEL OLARAK TÜZEL KİŞİLİK VE DERNEK KAVRAMI

    “Tüzel kişi; insan toplumlarında ortaya çıkan bir ihtiyacın ürünüdür…

   Hukuk tekniği; insanların belirli amaçların gerçekleşmesine daha etkin bir biçime gayret sarf edilmesi için; tüzel kişi kavramını bulmuştur.

    Tüzel kişilerin oluşum ve yapılarına baktığımızda, ana çizgileri ile iki tür tüzel kişi bulunduğunu görürüz. Bazı tüzel kişiler; bir gerçek kişi topluluğunun bir amaç çerçevesinde bir araya gelmeleri görünümünü ortaya çıkarır. Bazılarının ise; her ne kadar “yönetenler” konumunda ve “yararlananlar” konumunda gerçek kişiler göze çarpar ise de amaca (gaye) özgülenen (tahsis edilen) ve amacın boyutlarına uygun bir nicelikte sayılan bir mal topluluğu da özel önem taşır.” [1]

 Tüzel kişiler genel olarak belirli bir amacı gerçekleştirmek için bağımsız bir varlık halinde teşkilatlanan şahıs ve mal topluluklarıdır. Bu şahıs ve mal toplulukları hak ve borç altına girebilmektedirler. Hukuk düzeninin şahıs ve mal topluluklarını kişi olarak kabul etmesinin sonucu olarak kendisini oluşturan gerçek kişilerden farklı bir irade ve kişiliği vardır. Tüzel kişiler bu iradeyi kullanarak kendi adlarına hak ve borçlar edinebilmektedirler.

Özel hukuk tüzel kişileri, kişilerin iradelerine bağlı olarak kurulur ve yine kişilerin iradelerine bağlı olarak kaldırılabilir. Özel hukuk tüzel kişisi, kazanç paylaşma amacı güdüyor ise ticaret şirketleri söz konusu olmaktadır. Kazanç paylaşma amacı gütmeyen özel hukuk kişileri ise dernekler ve vakıflardır.

“Dernekler, gerçek veya tüzel en az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarıdır.”(TMK. m.56)

Fiil ehliyetine sahip kişiler, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir. Dernek kurucusu olabilmek için “yaş şartı” aranmamaktadır. Fiil ehliyetine sahip olmak gerekli ve yeterlidir. Yani fiil ehliyetinin kazanılma şeklinin bir önemi yoktur. Örneğin 17 yaşını dolduran biri evlendiği zaman ergin olacağından diğer fiil ehliyeti şartlarını da taşıması halinde dernek kurucusu olabilecektir.

II.GENEL OLARAK DERNEK ÜYELİĞİ

Derneklere üye olma hakkı AİHS m. 11’de “ Herkes barışçıl olarak toplanma ve dernek kurma hakkına sahiptir. Bu hak, çıkarlarını korumak amacıyla başkalarıyla birlikte sendikalar kurma ve sendikalara üye olma hakkını da içerir.’’ şeklinde düzenlenmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise ‘’bu hakların kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplum içinde ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olanlar dışındaki sınırlamalara tabi tutulamaz.” denilmek suretiyle kabul edilmiştir.

Anayasamızda da dernek üyeliği hakkı AİHS’ne paralel olarak m. 33’de “Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir. Hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Böylece derneklere üye olma ve derneklerden istifa etme hususları kişilerin özgür iradesine bırakılmıştır.

“Fiil ehliyetine sahip bulunan her gerçek kişi ile tüzel kişiler, derneklere üye olma hakkına sahiptir.

Yazılı olarak yapılacak üyelik başvurusu, dernek yönetim kurulunca en çok otuz gün içinde karara bağlanır ve sonuç yazıyla başvuru sahibine bildirilir. Başvurusu kabul edilen üye, bu amaçla tutulacak deftere kaydedilir.” (TMK. m.64)

Kurulmuş bir derneğe üye olmak, dernek ile üye olmak isteyen kişi arasında bir sözleşme yapılmasına bağlıdır. Doktrinde genellikle kabul edildiği üzere derneğe üye olmak isteyen kişi ile dernek arasındaki hukuki ilişki bir sözleşme ilişkisidir. Ancak burada Türk Borçlar Kanunu anlamında bir sözleşme-borç ilişkisi düşünülmemelidir. Üyelik sözleşmesi, üyelik ilişkisinin kurulmasını sağlayan kişiler hukukuna ilişkin bir sözleşmedir.

Üyelik başvurusu, adi yazılı şekilde yapılır. Üyelik başvurusu, dernek yönetim kurulunca değerlendirilir. Yönetim kurulu, görünürdeki tüm şartlar sağlanmış olsa bile üyelik başvurusunu reddetme hakkına sahiptir. Ancak yönetim kurulunun bu hakkı, hakkın kötüye kullanılması kapsamına girmemelidir. Yani yönetim kurulunun üyeliğe kabul hususunda takdir yetki vardır ancak bunun sınırı dürüstlük kuralıdır.

Yönetim kurulu, üyeliğe kabul edilmeme gerekçesini tüzükteki herhangi bir düzenlemeye bağlı tutabileceği gibi başka bir sebeple de ilişkilendirilebilir. Yönetim kurulu, en geç 30 gün içinde aldığı kararı başvuru sahibine herhangi bir gerekçe gösterme mecburiyeti olmaksızın fakat mutlaka yazılı olarak bildirir.

III. DERNEK ÜYELİĞİNİN SONA ERMESİ

A. Genel Olarak

Türk hukukunda dernek üyeliğinin sona ermesinin sebepleri genel olarak dernek tüzel kişiliğinin sona ermesi, üyenin ehliyet kaybı, üyenin dernekten çıkması ve üyenin çıkarılmasıdır.

TMK. m.65’de üyeliğin kendiliğinden sona ermesi hususu düzenlenmiştir. Söz konusu hüküm “Üyelik için kanunda veya tüzükte aranılan nitelikleri sonradan kaybedenlerin dernek üyeliği kendiliğinden sona erer.” demek suretiyle dernek üyeliği için aranılan nitelikleri sonradan kaybedenlerin üyeliklerinin düşeceğini belirtmiştir. Bu kapsamda fiil ehliyetinin kaybedilmesi, gerçek kişiler için ölüm hali, gaiplik kararı, tüzel kişiler için infisah, belirli süre için kurulan tüzel kişiliklerde sürenin dolması yahut bir amaç için kurulan tüzel kişiliklerde amacın gerçekleşmesi ya da mahkeme kararıyla tüzel kişiliğin sona ermesi hallerinde de tüzel kişiliğin dernek üyeliği kendiliğinden sona erer. Yine çocuk dernekleri bakımından yaş kriterleri kaybedilince, yahut yabancı kişiler bakımından Türkiye’de ikamet etme hakkı ortadan kalkınca dernek üyeliği de kendiliğinden sona erer. Ayrıca madde hükmünden anlaşılacağı üzere üyelik için tüzükte öngörülen şartların sonradan kaybedilmesi hallerinde de üyelik düşer. Derneğin varlığını sürdürdüğü durumlarda üyelik şartlarını kaybeden üyenin kaydı dernek yönetim kurulu tarafından silinir.

H. Hatemi’ ye göre bu madde geniş yorumlanmamalıdır. Özellikle, Tüzükte belirtilen niteliklerin kaybedildiği apaçık ise “kendiliğinden sona erme”, ancak, ihtilaf halinde “mahkemenin tespit kararı vermesi” kabul edilebilir.[2]

B. Üyenin Dernekten Çıkması (İstifa)

TMK. m.66’ya göre hiç kimse, dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Her üye yazılı olarak bildirmek kaydıyla, dernekten çıkma hakkına sahiptir.

Üyeler tek taraflı yazılı irade beyanını, aksine düzenleme bulunmadıkça dernek yönetim kuruluna, usulüne uygun tebliği ile dilediği zaman dernek üyeliğinden çıkabilir. Burada söylenmelidir ki istifa bozucu yenilik doğuran bir hak olduğu için sonuç doğurması yönetim kurulunun olumlu kararına bağlı değildir. Böylece istifaya ilişkin irade açıklamasının dernek yönetimine ulaşmasıyla birlikte üyelik sıfatı sona erer. Bu bakımdan üyelik kaydının defterden silinmesi de önem taşımaz kaydın silinmesi açıklayıcı nitelik taşır.[3]

Üye istifa dilekçesinde sebep göstermek zorunda değildir. Bu yönleriyle çıkma hakkı belirsiz süreli hukuki ilişkilerdeki olağan fesih hakkının üyelik ilişkisindeki görünümüdür. Ayrıca dernekten çıkma hakkına ilişkin hükümler emredici niteliktedir. Dolayısıyla çıkma hakkının kullanılması dernek tüzüğünde yer verilecek hükümlerle zorlaştırılamaz. Bu tür tüzük hükümleri geçersizdir.[4]

Dernekten çıkan üye dernek mal varlığında hak iddia edemeyeceği gibi üyelikte bulunduğu sürenin aidatını da vermek zorundadır. Çünkü sürekli borç ilişkilerinde fesih hakkı kullanılmış ise o ana kadar ödenmiş ödentiler geri istenemez.[5]

C. Üyenin Dernekten Çıkarılması (İhraç)

Tüzükte üyelerin çıkarılma sebepleri gösterilebilir. Tüzükte çıkarma düzenlenmemişse üye, ancak haklı sebeple çıkarılabilir. (TMK. m.67) Üyelikten çıkarma konusunda son kararı vermeye yetkili olan organ dernek genel kuruludur.(TMK. m.80)

Dernek tüzüğünde üyenin üyelikten çıkarılmasını gerektiren belirli bir neden gösterilmiş ve gösterilen bu nedenlerden biri gerçekleşmişse dernek genel kurulu, üyeyi çıkarabilir. Üye, üyelikten çıkarılması halinde bu nedenlerin haklı olmadığını ileri süremez, söz konusu nedenin gerçekleşmediği iddiasıyla itiraz edebilir. Bunun dışında dernek tüzüğünde gösterilen nedenle çıkarılmasına karar verilen üye, karar verilirken gerekli usullere uygun bir karar verilmediği iddiası ile de karara itiraz edebilir. Örneğin “herhangi bir şekilde hapis cezasına mahkum olmak” dernek üyeliğinden çıkarma sebebi olarak düzenlenmişse ve bir üye de böyle bir cezaya mahkum edilirse dernek üyeliğinden çıkartılır. Dernek üyeliğinden çıkartılan üye tüzükte belirtilen bu sebebin çıkarma nedeni olamayacağını ileri süremez. Çünkü bu düzenleme dernek tüzüğünde açıkça yer almaktadır. Ancak bu durumda dahi çıkarılan üye tüzükte yazılı çıkarılma nedeninin gerçekleşmediğine ya da çıkarma kararının gerekli yönteme uygun olarak alınmadığına itiraz edebilir.[6]

Tüzükte çıkarma düzenlenmemişse üye, ancak haklı sebeple çıkarılabilir. Bu çıkarma kararına, haklı sebep bulunmadığı ileri sürülerek itiraz edilebilir.(TMK. m.67/III) Bu durum söz konusu olduğunda da üyelikten çıkarılan, haklı sebep bulunmadığını ileri sürebileceği gibi usule uygun bir karar verilmediği gerekçesiyle de itiraz edebilecektir.

TMK m.83’e göre ; “Toplantıda hazır bulunan ve kanuna veya tüzüğe aykırı olarak alınan genel kurul kararlarına katılmayan her üye, karar tarihinden başlayarak bir ay içinde; toplantıda hazır bulunmayan her üye kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay içinde ve her hâlde karar tarihinden başlayarak üç ay içinde mahkemeye başvurmak suretiyle kararın iptalini isteyebilir.” Bu hüküm göz önünde bulundurulduğu takdirde çıkarılan üye, toplantıya katılmakla birlikte bu yönde bir oy kullanmamış ya da toplantıya katılmamış olsa da iptal davası açabilecektir. Ancak çıkarılan üye, genel kurul toplantısına katılmış kendisinin çıkarılması yönünde olumlu oy kullanmış ise iptal davası açamayacaktır.

KAYNAKÇA

Ayan, M. /

 Ayan,  N.                               :  Kişiler Hukuku, Ankara 2016, 8.Baskı.

Dural, M. /

Öğüz, T.                             : Türk Özel Hukuku C.2 Kişiler Hukuku, İstanbul 2019.

Hatemi,H. /

Kalkan Oğuztürk B. : Kişiler Hukuku, İstanbul 2014.

Yalçın, A.            /

 Öz, Y.                        : Sivil Toplum Örgütleri İçin Hukuk Rehberi, Ankara 2011.


[1] Hatemi /Kalkan Oğuztürk, s.79.

[2] Hatemi/Kalkan Oğuztürk, s.94.

[3] Ayan/Ayan,  s.231.

[4] Dural/Öğüz,  s.305.

[5] Hatemi/Kalkan Oğuztürk, s.94.

[6] Abbas Yalçın/Yasemin Öz, Sivil Toplum Örgütleri İçin Hukuk Rehberi,  Ankara 2011, s.118.

Paylaş

TİCARİ ALACAKLARIN GÜVENCESİ: İHTİYATİ HACİZ KURUMU

Ticaretin doğası gereği, taraflar arasındaki alacak-borç ilişkileri zaman zaman ihtilaflara ve tahsilat zorluklarına dönüşebilmektedir. Bu gibi durumlarda, alacaklının hakkını korumaya yönelik başvurabileceği etkili hukuki yollardan biri de ihtiyati haciz kurumudur. İcra ve İflas Hukuku’nda düzenlenen bu geçici koruma tedbiri, ticari hayatta alacakların güvence altına alınmasında kritik bir rol oynamaktadır.

Daha Fazlası »

TAŞIYICININ HUKUKİ SORUMLULUĞU

Taşıma faaliyeti, yalnızca eşyanın bir noktadan diğerine sevki ile sınırlı olmayan, teknik bilgi, zaman yönetimi ve hukuki yükümlülüklerin iç içe geçtiği karmaşık bir süreçtir. Özellikle ulusal ve uluslararası ticarette, malın hasarsız ve zamanında teslimi, işletmeler açısından yalnızca operasyonel değil, aynı zamanda hukuki ve finansal bir zorunluluktur.

Daha Fazlası »

FREELANCE (SERBEST) ÇALIŞANLARIN HAKLARI

Günümüz iş dünyasında dijitalleşme ve esnek çalışma modellerinin artmasıyla birlikte, freelance yani serbest çalışma giderek daha fazla tercih edilen bir çalışma biçimi haline gelmiştir. Ancak freelance çalışmanın artan popülaritesine karşın, bu alandaki hukuki hak ve yükümlülüklerin tam anlamıyla bilinmediği sıkça gözlemlenmektedir

Daha Fazlası »