ESTETİK DİŞ TEDAVİLERİNDE ESER SÖZLEŞMESİ VE DİŞ HEKİMİNİN HUKUKİ SORUMLULUĞU

Estetik ve fonksiyonel diş tedavilerinde eser sözleşmesi hükümleri uygulanır mı?

Diş hekiminin sorumluluğu, ayıplı eser, manevi tazminat ve hastanın seçimlik hakları nelerdir?

Diş hekimliği uygulamaları, özellikle estetik ve yapısal amaçlarla gerçekleştirilen müdahaleler söz konusu olduğunda, yalnızca bir tedavi hizmeti sunmanın ötesine geçmektedir. Bu tür işlemlerin hukukî nitelendirilmesi, hastaya sunulan hizmetin “eser” olarak kabul edilip edilmeyeceği sorusunu gündeme getirir.

Türk Borçlar Kanunu (TBK) m.470 uyarınca bir eserin meydana getirilmesi taahhüdünü içeren sözleşmeler “eser sözleşmesi” olarak tanımlanır. Bu bağlamda, diş hekimi ile hasta arasında kurulan bazı ilişkiler eser sözleşmesi hükümlerine tâbi olur ve bu durum, tarafların borç ve sorumluluklarını doğrudan etkiler.

ESER SÖZLEŞMESİ VE DİŞ HEKİMLİĞİ HİZMETLERİ

TBK m.470 hükmü uyarınca eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eseri meydana getirmeyi; iş sahibinin ise bunun karşılığında bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme türüdür. Diş hekimliği uygulamalarında, özellikle implant, kaplama, protez ya da ortodonti gibi dışsal ve somut bir sonuç doğurmayı amaçlayan müdahalelerde, diş hekimi bir sonuç taahhüdü altına girmektedir. Bu çerçevede, ortaya konulan çalışma yalnızca bir hizmet değil, aynı zamanda hukuki anlamda bir “eser” niteliği taşır.

Yargıtay’ın yerleşik kararları da bu yaklaşımı desteklemekte olup; diş hekiminin estetik ve fonksiyonel sonuç hedefiyle yaptığı uygulamaların, sonuç sorumluluğu çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

DİŞ HEKİMİNİN SORUMLULUĞU: SONUÇ VE AYIP

Eser sözleşmesinde yüklenici olan diş hekimi, işi yalnızca tamamlamakla değil, aynı zamanda fen ve sanat kurallarına uygun şekilde teslim etmekle yükümlüdür. Ortaya çıkan çalışmanın, hem sözleşmede kararlaştırılan niteliklere hem de hastanın makul beklentilerine uygun olması gerekir. Bu şartları taşımayan bir çalışma, ayıplı eser olarak değerlendirilir.

Ayıplı eserin hukuki sonuçları, TBK m.475’te düzenlenen seçimlik haklarla bağlantılıdır. Ancak hekimin ayıptan sorumlu tutulabilmesi için bazı koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekir:

-Eserin tamamlanmış ve teslim edilmiş olması,

-Teslim edilen eserin ayıplı olması,

-Ayıbın hastanın davranışından kaynaklanmaması,

-Muayene ve ihbar yükümlülüğünün süresinde yerine getirilmiş olması,

– Eserin açık veya zımni biçimde kabul edilmemiş olması.

Henüz tamamlanmamış ya da teslim edilmemiş bir çalışmaya ilişkin olarak ayıp hükümlerine dayanılarak sorumluluk yüklenemez.

HASTANIN SEÇİMLİK HAKLARI

Hastanın ayıplı eserle karşı karşıya kalması hâlinde, TBK m.475 kapsamında üç temel seçimlik hakkı bulunmaktadır:

  • Sözleşmeden dönme ve bedelin iadesini talep etme,
  • Ayıp oranında bedelden indirim isteme,
  • Aşırı bir masraf gerektirmediği sürece, ayıpların giderilmesini talep etme.

Ancak bu hakların birlikte kullanılması mümkün değildir. Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, sözleşmeden dönme kararı verilmediği sürece, iş bedelinin iadesi talep edilemez. Aynı şekilde, hem bedel iadesi hem de ayıbın giderilmesi birlikte talep edilemez.

MANEVİ TAZMİNAT VE KİŞİLİK HAKKI İHLALLERİ

Ayıplı tedavi sonucunda ortaya çıkan zarar yalnızca maddi değil, aynı zamanda manevi nitelik de taşıyabilir. Fiziksel acı, estetik görünümün bozulması, psikolojik yıkım ve sosyal yaşam kalitesindeki azalma gibi durumlar, kişilik haklarının ihlali anlamına gelebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bir kararında, her sözleşmeye aykırılığın otomatik olarak manevi tazminat doğurmayacağını belirtmiş; ancak kişilik haklarında somut bir zararın varlığı hâlinde manevi tazminatın gündeme gelebileceğini kabul etmiştir.

Bu noktada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, tıbbi müdahalelerin geri döndürülemez yapısı nedeniyle, sözleşmeden dönme hakkının istisnai olarak uygulanabileceğidir. Ancak protezin veya implantın tamamen kullanılamaz durumda olması gibi aşırı ayıplı sonuçlarda, bu hak da hukuken mümkün hâle gelir (TBK m.475/1).

SONUÇ

Diş hekimi ile hasta arasında kurulan sözleşmenin eser sözleşmesi olarak nitelendirilmesi, hekimin ortaya koyduğu çalışmadan doğan sorumluluğun kapsamını genişletmektedir. Hekim yalnızca özen borcunu değil, sonuç borcunu da üstlenmekte; ortaya çıkan sonucun estetik, fonksiyonel ve makul beklentilere uygun olması gerekmektedir. Eserin ayıplı olması hâlinde ise hasta, TBK’da öngörülen seçimlik haklarını kullanabilmektedir. Manevi zararların varlığı hâlinde ise kişilik haklarının ihlali kapsamında manevi tazminat gündeme gelebilir. Hukukî değerlendirmeler, her somut olayın özellikleri çerçevesinde yapılmalı ve gerek Yargıtay içtihatları gerekse TBK hükümleriyle uyumlu şekilde çözüm aranmalıdır.

KAYNAKÇA

  • Yılmaz, B. (2021). Yargıtay Uygulamasında Diş Hekiminin Hukuki Sorumluluğu. Ankara: Adalet Yayınevi.
  • Öztürk, M., & Gözütok, Z. (2023). Usul ve Esaslarıyla Eser Sözleşmesi Uygulaması (4. Baskı). Ankara: Yetkin Yayınları.

 

Paylaş

MARKANIN KONU OLABİLECEĞİ HUKUKİ İŞLEMLER

Marka, ekonomik olarak teşebbüsün ilgili mali verileri üzerinden ölçülmesi mümkün bir değer olduğundan çeşitli hukuki işlemlere konu olabilir. Bu çalışmada markanın konu olabileceği lisans sözleşmesi, devir, rehin ve haciz konuları ele alınmıştır. Lisans sözleşmesi ile franchise ve tek satıcılık sözleşmelerinin benzerlik ve farklılıklarına değinilmiş, söz konusu iki sözleşmenin ayrıntılarından söz edilmemiştir.

Daha Fazlası »

İŞ HUKUKUNDA ÇALIŞMA SÜRELERİ

Endüstriyel toplumlarda çalışma sürelerinin düzenlenmesi bir ihtiyaçtır. İşçilerin sağlık ve güvenliği, manevi varlıklarını geliştirebilmeleri ve çalıştığı işte verimli olabilmeleri sayesinde üretimin artması;  ülkelerin ve bireylerin refah seviyesini artırmaktadır. Gerek Anayasa(m.50) gerek İş Kanunu çerçevesinde dinlenme hakkı ve çalışma süreleri düzenlenerek iş hayatında verimliliğin artması ve sosyal devlet ilkesinin gereği olarak işveren karşısında daha güçsüz konumda olan işçilerin korunması amaçlanmaktadır.

Daha Fazlası »

HAKSIZ REKABETTE GEÇİCİ HUKUKİ KORUMA TEDBİRLERİ

Günümüzde geçerli olan liberal ekonomi anlayışı serbest rekabet ilkesine dayanır. Ticari hayatta rekabetin, işletmelerin verimini artırıcı, üretilen mal ve hizmetlerin kalitesini yükseltici ve fiyatları düşürücü fonksiyonları olduğu söylenmekle birlikte rekabetin dürüstlük kuralları çerçevesinde yapılması ve kötüye kullanılmaması gerekmektedir. Bu sebeple çeşitli düzenlemelerle haksız rekabetin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

Daha Fazlası »

EŞLER ARASINDA MAL REJİMİ

Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi esas olsa da eşler evlenmeden önce veya evlendikten sonra başka bir mal rejimi benimseyebilirler. Edinilmiş mal rejimi eşlerden her birinin edinilmiş ve kişisel mallarını kapsar. Türk Medenî Kanunu m. 225 vd. maddelerinde ise söz konusu bu rejimin sona ermesi ve tasfiyesi düzenlenmiştir.

Daha Fazlası »