TİCARİ ALACAKLARIN GÜVENCESİ: İHTİYATİ HACİZ KURUMU

Ticaretin doğası gereği, taraflar arasındaki alacak-borç ilişkileri zaman zaman ihtilaflara ve tahsilat zorluklarına dönüşebilmektedir. Bu gibi durumlarda, alacaklının hakkını korumaya yönelik başvurabileceği etkili hukuki yollardan biri de ihtiyati haciz kurumudur. İcra ve İflas Hukuku’nda düzenlenen bu geçici koruma tedbiri, ticari hayatta alacakların güvence altına alınmasında kritik bir rol oynamaktadır.

İhtiyati Haciz Nedir?

İhtiyati haciz, vadesi gelmiş bir para alacağının tahsilini tehlikeye sokabilecek durumlar karşısında, borçlunun malvarlığına geçici olarak el konulmasına imkân tanıyan hukuki bir tedbirdir. Amaç, alacağın nihai olarak tahsiline yönelik açılacak icra takibi ya da dava sonucunun etkisiz hale gelmesini engellemektir. Yani ihtiyati haciz, alacağın değil, alacağın icraen tahsiline ilişkin sürecin güvenceye alınmasıdır.

Hangi Hallerde Başvurulabilir?

İhtiyati haciz talebinde bulunulabilmesi için bazı temel şartların varlığı gerekir:

  • Alacak, bir para alacağı olmalıdır.
  • Rehinle teminat altına alınmamış olmalıdır.
  • Vadesi gelmiş (muaccel) olmalıdır.

Vadesi henüz gelmemiş alacaklar için ise, yalnızca kanunda belirtilen sınırlı durumlar geçerlidir: Borçlunun belli bir yerleşim yerinin olmaması ya da taahhütlerinden kurtulma niyeti taşıdığına ilişkin emareler.

Yaklaşık İspat Yeterlidir

İhtiyati haciz talebinde mahkeme, alacağın kesin olarak ispatını değil, yaklaşık ispatını aramaktadır. Bu da, alacağın varlığına kuvvetle ihtimal verildiğini gösteren belgelerin sunulması anlamına gelir. Mahkemeler; fatura, imzalı sevk irsaliyesi, karşılıklı mutabakat metinleri gibi delillerin sunulması halinde bu şartın sağlandığını kabul edebilmektedir. Ancak sadece cari hesap ekstresi ya da teslimi ispatlanamayan faturalar çoğu zaman tek başına yeterli görülmemektedir.

Uygulamada Dikkat Edilmesi Gerekenler

İhtiyati haciz kararı alındığında, borçlunun malvarlığı üzerinde geçici haciz işlemi uygulanabilmektedir. Ancak bu kararın verilebilmesi için, alacaklının mahkemece takdir edilen teminat bedelini yatırması zorunludur. Bu teminat, kötü niyetli ya da haksız bir talep nedeniyle borçlunun uğrayabileceği zararları güvence altına almak amacıyla istenir.

Borçlu ise ihtiyati haciz kararına karşı belirli sebeplerle sınırlı olarak itiraz edebilir. Bu sebepler; haczin dayandığı hukuki nedenlerin bulunmaması, mahkemenin yetkisizliği veya teminatın yetersizliği gibi usule ilişkin hususlarla sınırlıdır. Ancak borcun esasına –örneğin alacağın mevcut olmadığı veya ifa edildiği yönündeki itirazlara– bu aşamada genellikle değinilemez.

Dolayısıyla, borçlunun bu sınırlı itiraz hakkını zamanında ve usulüne uygun şekilde kullanabilmesi, alanda deneyimli bir hukukçunun rehberliğini gerektirir. İhtiyati hacze ilişkin kararlar, hem alacaklı hem de borçlu bakımından ciddi mali ve hukuki sonuçlar doğurabileceğinden, her iki tarafın da bu süreci dikkatle yönetmesi büyük önem taşır.

Mahkemeler ayrıca orantılılık ilkesini de gözetmektedir. Örneğin, haciz kararının borçlunun tüm faaliyetlerini durduracak ölçüde ağır sonuçlar doğurması durumunda, karar daha sınırlı şekilde uygulanabilmektedir.

İhtiyati Haciz ve İhtiyati Tedbir Arasındaki Fark

Her iki kurum da geçici hukuki koruma sağlamakla birlikte, temel farkları konularında yatar. İhtiyati haciz yalnızca para alacakları için söz konusu olurken; ihtiyati tedbir, genellikle para dışındaki talepler (örneğin bir taşınmazın devrinin önlenmesi) için uygulanır. Bu nedenle, uygulamada hangi koruma tedbirinin talep edilmesi gerektiği konusunda doğru değerlendirme büyük önem taşır.

Sonuç: Ticari Alacaklarda Etkili Bir Koruma Aracı

İhtiyati haciz, ticari yaşamda özellikle mal kaçırma riski bulunan ya da uzun sürecek yargılamalarda tahsilat güvenliği sağlanmak istenen durumlarda, alacaklıya güçlü bir hukuki koruma sağlamaktadır. Ancak bu korumanın işleyebilmesi, başvuru şartlarının dikkatle değerlendirilmesi ve destekleyici belgelerin eksiksiz sunulması ile mümkündür.

Bu bağlamda, alacaklarını güvence altına almak isteyen kişi ve kurumlar için ihtiyati haciz, doğru zamanda ve doğru delillerle başvurulması gereken stratejik bir araç olarak öne çıkmaktadır.

Paylaş

BASIN İŞ KANUNU KAPSAMINDA GAZETECİLERİN HAKLARI

Gazetecilerin çalışma hayatına dair koşullar, sosyal haklar ve mesleki güvenceleri, genel iş mevzuatından farklı olarak, yalnızca basın çalışanlarına özgü hükümler içeren 5953 sayılı Basın İş Kanunu çerçevesinde özel olarak düzenlenmiştir.

Daha Fazlası »

MURİSİN KREDİ BORCU VE HAYAT SİGORTASI

Günümüzde kredi kullanan bireyler için hayat sigortası, hem borçluyu hem de mirasçılarını koruyan önemli bir güvence mekanizmasıdır. Özellikle murisin vefatı sonrası kredi borcunun akıbeti, hem sigorta hukuku hem de miras hukuku bakımından önem arz etmektedir.

Daha Fazlası »

SİGORTA VE SINIRLI AYNİ HAK İLİŞKİSİ

Sınırlı ayni haklar Türk Ticaret Kanunu’nu madde 1456’da düzenlenmiştir. Bu düzenleme her ne kadar tüm sınırlı ayni haklar için ortak düzenlenmişse de esasında “rehin hakkı” ile yakından ilişkilidir. Rehin hakkı ile sigortanın ortak özelliği, sahibine teminat sağlamasıdır. Bu yakın ilişki göz önünde bulundurularak bu çalışmada sınırlı ayni hak ve sigorta ilişkisi değerlendirilmiştir.

Daha Fazlası »